Kitabın Adı: Eve Yolculuk
Yazar: Frann Preston-Gannon
Yayınevi: Pötikare Yayıncılık
Çeviri: Eda Serdaroğlu Daş
Eve Yolculuk, kutup ayısının yeni bir ev bulmak için yollara düşmesiyle başlayan hüzünlü bir hikaye... Sonrasında ev bulmak isteyen başka arkadaşlar da katılıyor onun yolculuğuna.
Küçücük buz parçasının üzerinde kalan kutup ayısı, etrafına bakıp hayretle bütün buzların eridiğini gördü. ''Yemeğim nerede?'' sorusunun ardından artık burada kalamayacağını anladı.
Yüzmeye başladı. Yüzerken küçük bir kayığa rastladı. Kayığa binerken, ''Böyle gitmek yüzmekten daha kolay olacak diye düşündü.''
''Çok geçmeden, makinelerin homurdandığı ve yüksek binaların gökyüzünü sakladığı bir şehre geldi.''
Yüksek binaların gökyüzünü sakladığı ifadesine takıldım kaldım. Ne hoş ifade edilmiş, yüksek binalar arasında kaybolan gökyüzü. Aslında her gün bu durumu yaşamak zorunda kaldığımı ve nasıl da kanıksadığımı fark ettirdi kitap bana.
Rıhtımda bir panda ile karşılaştı. Panda: ''Ben şehirde yaşayamam.'' dedi ve kutup ayısının kayığına bindi.
Bir süre sonra, eskiden etrafı orman olan bir nehre geldiler. ''Tırmanabileceğim hiç ağaç kalmadı.' diye seslendi orangutan kayıktakilere. '' Orman yok oluyor.''
Böylece ağaç bulma umuduyla orangutan da onlara katıldı.
Bir süre sonra kayanın arkasında saklanan fil ile karşılaştılar. ''Saklanmaya çalışıyorum. Birileri dişlerimi çalmak istiyor.'' diye özetledi fil, yaşadığı sıkıntıyı.'' Neden bizimle gelmiyorsun?'' diye fısıldadı panda. ''Buradan çok uzaklara gidebiliriz.'' Fil de kayığa bindi.
Kabaran deniz ve toplanan kara bulutlar fırtınanın habercisiydi. Fırtına ile birlikte sürüklenmeye başladılar. Çok uzaklara sürüklendiler. Evlerini ne kadar özlediklerini fark ettiler. Her biri koca mavi denizde kendisini yapayalnız hissetti.
Sıralanan cümleler ve hayvanların ruh halini anlatan resimler, hüzne boğulmama sebep oldu. Gerçekten yaşanıyor bunlar. Bir yerlerde bir kutup ayısı, ısınan hava yüzünden ölümle burun buruna gelirken başka bir yerde bir panda bambu ormanları yok olmak üzere olduğu için yiyecek bulmakta zorlanıyor. Peki neden?
İnsanoğlunun bitmeyen hırsı mı sebep? Tüketme çılgınlığımız mı? Elbette pek çok sebep var. Küresel ısınma verilerine yenileri ekleniyor her geçen gün. Soyu tükenen hayvanlar, bilmem hangi ülke kadar eriyen buzullar...
Aslında herkes yaklaşan tehlikenin farkında. Bunun için -yetersiz olsa da- atılan adımlar var.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğine önlem alabilme için 1997 yılında, Japonya'nın Kyoto kentinde 169 ülkenin katılımıyla Kyoto Protokolü imzalandı. Isınmaya sebep olan sera gazlarının salınımını azaltmaktı ülkelerin amacı. Geçen süreye rağmen bir arpa boyu yol gidilmedi. ABD kısa süre önce protokolden çekileceğini açıkladı. Çin'de sera gazı salınımından oluşan hava kirliliğinden dolayı göz gözü görmüyor.
Ülkeler her ne kadar protokolü desteklediğini açıklasada, büyüme yarışında geride kalmamak için sera gazı salınımını azaltmıyor... Çılgın doğal felaketler, soyu tükenen hayvanlar ya da dünyanın gidişi pek de umurlarında değil anlaşılan.
Bu konuda bize de düşen görevler var elbette. Herkes kapısının önünü süpürürse bütün şehir tertemiz olur değil mi? Uzun zamandır kağıt, metal, cam ve plastik atıkları çöp kutusuna atmıyoruz. Bir poşetin içinde biriktirip geri dönüşüme yolluyoruz. Çocuklar da zamanla aynı hassasiyeti kazanıyor.
Su ve elektriği tüketirken dikkatli davranıyoruz. Belki çok fazla bir şey ifade etmez, ülkelerin yapması gerekenler karşısında; ama karamsarlığa kapılmadan üstümüze düşen ne varsa yapmamız gerekiyor. Çünkü insanoğlu hırsıyla sadece kendisini tüketmiyor. Bizimle birlikte bütün canlılar tükeniyor.
Bir Dodo kuşu, adasında oturmuş yaklaşan kayığı ve yolcularını seyrediyordu. Kayık yaklaşınca Kutup ayısı kaybolduklarını ve eve tekrar dönmek istediklerini söyledi ona.
''Tabi ki evinize dönebilirsiniz.'' diye cevapladı Dodo. ''Gerçekten mi diye sordu hayvanlar hep bir ağızdan. ''Ne zaman?''
''Ağaçlar tekrar yetiştiğinde, deniz tekrar donduğunda, şehirler büyümez olduğunda ve avlanma sona erdiğinde evinize dönebilirsiniz.''
Bu arada Dodo kuşunun soyu tükenmiş. Belki de ben bu satırları yazarken bir hayvan nesli daha tükendi. Ne kadar acı!
Eve Yolculuk, çocuklarda çevre bilinci oluşturmak için yazılmış ve ödül almış bir kitap. Umarım okursunuz.
Yazar: Frann Preston-Gannon
Yayınevi: Pötikare Yayıncılık
Çeviri: Eda Serdaroğlu Daş
Eve Yolculuk, kutup ayısının yeni bir ev bulmak için yollara düşmesiyle başlayan hüzünlü bir hikaye... Sonrasında ev bulmak isteyen başka arkadaşlar da katılıyor onun yolculuğuna.
Yüzmeye başladı. Yüzerken küçük bir kayığa rastladı. Kayığa binerken, ''Böyle gitmek yüzmekten daha kolay olacak diye düşündü.''
''Çok geçmeden, makinelerin homurdandığı ve yüksek binaların gökyüzünü sakladığı bir şehre geldi.''
Yüksek binaların gökyüzünü sakladığı ifadesine takıldım kaldım. Ne hoş ifade edilmiş, yüksek binalar arasında kaybolan gökyüzü. Aslında her gün bu durumu yaşamak zorunda kaldığımı ve nasıl da kanıksadığımı fark ettirdi kitap bana.
Rıhtımda bir panda ile karşılaştı. Panda: ''Ben şehirde yaşayamam.'' dedi ve kutup ayısının kayığına bindi.
Bir süre sonra, eskiden etrafı orman olan bir nehre geldiler. ''Tırmanabileceğim hiç ağaç kalmadı.' diye seslendi orangutan kayıktakilere. '' Orman yok oluyor.''
Böylece ağaç bulma umuduyla orangutan da onlara katıldı.
Bir süre sonra kayanın arkasında saklanan fil ile karşılaştılar. ''Saklanmaya çalışıyorum. Birileri dişlerimi çalmak istiyor.'' diye özetledi fil, yaşadığı sıkıntıyı.'' Neden bizimle gelmiyorsun?'' diye fısıldadı panda. ''Buradan çok uzaklara gidebiliriz.'' Fil de kayığa bindi.
Kabaran deniz ve toplanan kara bulutlar fırtınanın habercisiydi. Fırtına ile birlikte sürüklenmeye başladılar. Çok uzaklara sürüklendiler. Evlerini ne kadar özlediklerini fark ettiler. Her biri koca mavi denizde kendisini yapayalnız hissetti.
Sıralanan cümleler ve hayvanların ruh halini anlatan resimler, hüzne boğulmama sebep oldu. Gerçekten yaşanıyor bunlar. Bir yerlerde bir kutup ayısı, ısınan hava yüzünden ölümle burun buruna gelirken başka bir yerde bir panda bambu ormanları yok olmak üzere olduğu için yiyecek bulmakta zorlanıyor. Peki neden?
İnsanoğlunun bitmeyen hırsı mı sebep? Tüketme çılgınlığımız mı? Elbette pek çok sebep var. Küresel ısınma verilerine yenileri ekleniyor her geçen gün. Soyu tükenen hayvanlar, bilmem hangi ülke kadar eriyen buzullar...
Aslında herkes yaklaşan tehlikenin farkında. Bunun için -yetersiz olsa da- atılan adımlar var.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğine önlem alabilme için 1997 yılında, Japonya'nın Kyoto kentinde 169 ülkenin katılımıyla Kyoto Protokolü imzalandı. Isınmaya sebep olan sera gazlarının salınımını azaltmaktı ülkelerin amacı. Geçen süreye rağmen bir arpa boyu yol gidilmedi. ABD kısa süre önce protokolden çekileceğini açıkladı. Çin'de sera gazı salınımından oluşan hava kirliliğinden dolayı göz gözü görmüyor.
Ülkeler her ne kadar protokolü desteklediğini açıklasada, büyüme yarışında geride kalmamak için sera gazı salınımını azaltmıyor... Çılgın doğal felaketler, soyu tükenen hayvanlar ya da dünyanın gidişi pek de umurlarında değil anlaşılan.
Bu konuda bize de düşen görevler var elbette. Herkes kapısının önünü süpürürse bütün şehir tertemiz olur değil mi? Uzun zamandır kağıt, metal, cam ve plastik atıkları çöp kutusuna atmıyoruz. Bir poşetin içinde biriktirip geri dönüşüme yolluyoruz. Çocuklar da zamanla aynı hassasiyeti kazanıyor.
Su ve elektriği tüketirken dikkatli davranıyoruz. Belki çok fazla bir şey ifade etmez, ülkelerin yapması gerekenler karşısında; ama karamsarlığa kapılmadan üstümüze düşen ne varsa yapmamız gerekiyor. Çünkü insanoğlu hırsıyla sadece kendisini tüketmiyor. Bizimle birlikte bütün canlılar tükeniyor.
Bir Dodo kuşu, adasında oturmuş yaklaşan kayığı ve yolcularını seyrediyordu. Kayık yaklaşınca Kutup ayısı kaybolduklarını ve eve tekrar dönmek istediklerini söyledi ona.
''Tabi ki evinize dönebilirsiniz.'' diye cevapladı Dodo. ''Gerçekten mi diye sordu hayvanlar hep bir ağızdan. ''Ne zaman?''
''Ağaçlar tekrar yetiştiğinde, deniz tekrar donduğunda, şehirler büyümez olduğunda ve avlanma sona erdiğinde evinize dönebilirsiniz.''
Bu arada Dodo kuşunun soyu tükenmiş. Belki de ben bu satırları yazarken bir hayvan nesli daha tükendi. Ne kadar acı!
Eve Yolculuk, çocuklarda çevre bilinci oluşturmak için yazılmış ve ödül almış bir kitap. Umarım okursunuz.
Eve Yolculuk, kutup ayısının yeni bir ev bulmak için yollara düşmesiyle başlayan hüzünlü bir hikaye... Sonrasında ev bulmak isteyen başka arkadaşlarda katılıyor onun yolculuğuna.
YanıtlaSilEve Yolculuk kitabı nı almak istiyorum bulamadım ilçede yok yardımcı olabilirmisiniz
Biz de kütüphaneden faydalanıyoruz bu konuda. İsterseniz ilçenizdeki kütüphaneye siz de bi göz atın, belki de orada bulursunuz.
YanıtlaSil