Ana içeriğe atla

Momo

Kitabın Adı: Momo
Yazar: Michael Ende
Sayfa Sayısı: 314
Yayınevi: Pegasus

Kimsenin bilmediği bir yere, bilinmeyen bir zamanda, yine bilinmez bir yerden gelen, bilinmezliklerle dolu Küçük kız Momo; insanlığı kurtaran bir kahramana dönüşüyor romanın sonunda.

 kitaptanucurtma


Oysa cılız, küçücük, kimsesiz bir kızcağız o. Ama insanlar onu dışlamıyor. Hemen bağrına basıveriyorlar. El birliğiyle tiyatro harabesine onun için ev yapılıyor, eşyalar konuyor, karnı doyuruluyor.

Kimi kimsesi olmayan Momo, bu insanların içinde mutlu oluyor. O, konuşmaktan çok dinlemeyi tercih ediyor. İnsanların meğer dinlenmeye ne çok ihtiyacı varmış. Momo hayatlarına, yüreklerine böylece giriyor. O dinlerken dertler birer birer yok oluyor, en utangaç insanlar bile yüreğinin gizli saklı yerlerinden bahsediyor.

Çocuklar o geldikten sonra harabe tiyatrodan ayrılmıyor. O varken oyunlar çok başka...Momo, çevresindeki herkese huzur veriyor. Pek çoğumuzun başaramadığı şeyi yapıyor. Aslında Momo gibi insanlara hepimizin ihtiyacı var, ama nedense kimse Momo ben olsam demiyor.

İhtiyar Çöpçü Beppo ve Gigi, Momo'nun en yakın dostları. Gigi ona her gece birbirinden güzel masallar anlatıyor.

Ama yolunda gitmeyen bir şeyler var. İnsanların vaktini çalan duman adamalar her yerde kol geziyor. Çaldıkları vakitler onların yaşama sebebi.

İnsanları bir bir kandırıyor duman adamlar. Zamanla hiçbir şeye vakti olmayan, sürekli koşuşturduğu halde vakit yetiremeyen ve sürekli zaman hesabı yapan mutsuz insanlar türüyor. Birbirine selam verecek dahi vakti bulunmayan günümüz insanı...Çocuk gözüyle irdelenmiş bitmeyen telaşımız.

Bu eser bana Danimarkalıların hygge felsefesini hatırlattı. Samimi ortamlar yaratma sanatı, ruhun sıcacık hissetmesi, sıkıntı ve kederden uzak olma, rahatlatıcı şeylerden keyif alma, daha doğrusu yaptığın her şeyi keyif alarak yapma felsefenin özü.

Dünyanın en mutlu ülkeleri içinde başı çeken Danimarka, elbette insanlara altın tepsi içinde sunmuyor mutluluğu. Yılın neredeyse tüm günleri soğuk geçen, yağmurlu, bulanık, güneşe hasret bir ülke Danimarka. Ülkemizdeki gibi sıcacık güneşli günleri bulamasa da insanlar, yüreklerini ısıtmanın yolunu bulmuşlar.

Hygge felsefesiyle mutlu olmak  için çok pahalı, ulaşılması zor, nadir karşılaşılan şeylere ihtiyacı yok onların.Sevdiklerinle içtiğin çay, bir dilim kek, severek izlenen film, eski fotoğraflara bakmak, yemek yapmak, reçel yapmak, mum ışığında oturmak... Gördüğünüz gibi sıradan şeyler hepsi, ama bir farkla. Demek ki mutluluk bakış açısından başka bir şey değil. Sanırım hepimizin hygge felsefesine ihtiyacı var.

Bu kadar hyggeden sonra romanı hygge içinde anlatayım bari:) Kaybettiğimiz mutluluk verici değerlerin, koşuşturmalar içinde kaybolup gittiğini hatırlatıyor roman bize. Bak yine olmadı hygge, karamsarlığa çok mu dalmışız ne?

Momo, fantastik bir roman. Zaman kavramını sorgulamak için ustaca yazılmış, daha şimdiden klasikleşmiş bir eser. Momo'nun insanları dinlerken gösterdiği özen de gözden kaçmamalı. Telefonla ilgilenirken ya da dizi izlerken dinlemek kavramı hayatımıza  girmeden önce, insanlar böyle güzel mi dinlerdi acaba birbirini?

Kitap oldukça akıcı ve masal tadı veriyor okuyucusuna. Ben okumalara doymadım açıkçası. Çabucak bitmesin diye elimden geldiğince yavaşlattım, her zamanki aceleme inat. Bu kitabı şimdiye kadar nasıl okumamışım hissini bolca yaşadım.

İhtiyar Beppo'dan bir alıntı bir hayat dersi...

.......Beppo: '' Bak Momo dedi, ne oluyor, biliyor musun? Bazen önüne upuzun bie cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor.... O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun. Sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor...İnsan caddenin tamamına bakıp hemen karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı.



Yorumlar

  1. Bir çok yetişkin bir araya gelip iki ayrı günde ancak bitirebildik kitap değerlendirme programımızı. Bu kitaba çocuklardan çok daha fazla yetişkinlerin ihtiyacı var.

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız telaşlanan, koşuşturan, hayatı ıskalayan çocuklar değil zaten. Bir araya gelip kitap değerlendirmek de çok hoş olsa gerek. Kolaylıklar diliyorum.

    YanıtlaSil
  3. youtubedaki momo olayından sonra daha çok ilgi çekecektir.

    YanıtlaSil
  4. Açıkçası, bu kadar güzel bir kitabın o canavarla aynı ismi taşıması bana çok üzücü geliyor. Arama motorlarına Momo yazınca, kitaptan önce o görüntüyü görmek zorunda kalıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  5. İnsan yaşının çocugudur aslında yazıda en hoşuma giden taraf
    "Kimi kimsesi olmayan Momo, bu insanların içinde mutlu oluyor. O, konuşmaktan çok dinlemeyi tercih ediyor. İnsanların meğer dinlenmeye ne çok ihtiyacı varmış. Momo hayatlarına, yüreklerine böylece giriyor. O dinlerken dertler birer birer yok oluyor, en utangaç insanlar bile yüreğinin gizli saklı yerlerinden bahsediyor"

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel özetlemişsiniz. Yorum ve ziyaret için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tavşan Peter Masalı kitabı İncelemesi

Yazar: Emma Thompson Kitabın Adı: Tavşan Peter Masalı Sayfa Sayısı: 65 Resimleyen: Eleanor Taylor (Kitap hakkındaki eleştirilerimi yazının sonuna bırakıyorum, yazının başında ön yargıya kapılmanızı istemiyorum.) Beatrix Potter 'ın orijinal hikayesinden esinlenilmiştir, ifadesi kitabın kapağında yerini almış. Ayrıca yazar ''Sevgili Okur'' başlığını açarak bu kitabı neden yazdığını okuyucusuna açıklamıştır. Çocukluğunda babasından dinlediği Beatrix Potter'ın kitabı, ona ilham kaynağı olmuştur. Kitaba geçmeden önce, elimdeki eserin ilham kaynağı olan Beatrix Potter' dan bahsetmek istiyorum bir miktar. 1846  - 1943 yılları arasında İngiltere'de yaşayan yazar; o dönem kadın hakları konusunda oldukça sıkıntı yaşamasına rağmen, kabuğunu kırmayı başarmış ender kişilerden biridir. Yazar, illüstrator, çevreci ve doğa bilimcidir. İlerleyen dönemlerde çitflikler satın alarak tarımı desteklemeye çalışmış, herdwick türü koyunun neslinin tükenmemesi i

Kardeşimin Hikayesi

Kitabın Adı: Kardeşimin Hikayesi Kitabın Yazarı: Zülfü Livaneli Sayfa Sayısı: 330 Basım yılı: 2013 Yayınevi: Doğan Kitapçılık Ahmet Arslan, oldukça garip birisidir. Herkesten uzaklaşarak İstanbul'un Çatalca İlçesinde bulunan Yalıköy'de köpeği Kerberos ile birlikte yaşamaya başlar. Sakin giden hayatı Arzu Kahraman'ın öldürülmesiyle bir anda değişir. Cinayeti araştırmak için gelen meraklı gazeteci kız, her ne kadar ilk başlarda Ahmet Arslan'ı rahatsız etse de zamanla gazeteci kıza ilgi duymaya başlar. Ahmet Arslan; Mehmet ismindeki kardeşi ve kendi hayatını anlatmaya başlayınca gazeteci kız araştırdığı cinayeti unutur. Çok ilginç ve acı olaylar yaşayan Ahmet Arslan, başından geçenleri anlattıkça gazeteci kız, daha da meraklanır.  Burada ayrıntılardan bahsetmek istemiyorum zira, kitabın can alıcı noktası aslında bu bölümleri. Bu konuda en ufak bilgi, kitaptan alacağınız hazzı alır götürür. Eser, her ne kadar meltem gibi esse de ilk sayfalarda, zamanla r

Yanık Saraylar

Eserin Adı: Yanık Saraylar                         Yazar: Sevim Burak Sayfa Sayısı: 90 Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları Basım Yılı: 2017 Yanık Saraylar Sevim Burak ile Yanık Saraylar Vesilesiyle tanıştık. Eserin kapağındaki düşünceli kadın fotoğrafı çok etkiledi beni. Kalbi kırık, mutsuz kadınlara dair bir şeyler okuyacağımı hayal etmiştim; ama açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Kitapta yazarın kırgın yüreği, mutsuzlukları yanında; erkek egemen toplumu kabullenememesi, ötekileştirilmekten duyduğu acı, ölüm konusu da bir hayli işlenmiş.  Eser hakkında araştırma yapmadan okumaya kalkarsanız, birisi bir şeyler sayıklıyor kanısına kapılabilirsiniz. Okumaya başladıktan birkaç dakika sonra, deli saçması mı yoksa bu metin demeye başladım; ancak yazarın hayatını ve eseri araştırınca ne kadar yanıldığımı anladım. Kitabı okurken çok yoruldum, hikayeler kısa olmasına rağmen bir oturuşta bir hikayeyi bitiremedim. Yanık Saray'ın küllerinin altında ben kaldım s